Eserleri, Biyografisi Biruni - Biruni Kimdir - Biruni Hayatı

cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Biruni hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.

Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Coğrafya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tevbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl Şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.

Hayatı

Yaşadığı çağa damgasını vurup "Biruni Asrı" denmesine sebep olan zekâ harikası bilgin 973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed'dir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi onu zor şartlarda, odunsatarak büyüttü. Daha çocuk yaşta araştırmacı bir ruha sahipti. Birçok kOnuyu öğrenmek için çılgınca hırs gösteriyordu. Tahsil çağına girdiğinde Hârizmşahların himayesine alındı ve saray terbiyesiyle yetişmesine özen gösterildi. Bu aileden bilhassa Mansur, Bîrûnî'nin en iyi bir eğitim alması için her imkânı sağladı.

Bu arada İbni Irak ve Abdüssamed b. Hakîm'den de dersler alan bilginimizin öğrenimi uzun sürmedi, daha çok özel çabalarıyla kendisini yetiştirdi. Araştırmacı ruhu, öğrenme hırsı ve sönmeyen azmiyle birleşince 17 yaşında eser vermeye başladı. Fakat Me'mûnîlerin Kâs'ı alıp Hârizmşahları tarihten silmeleriyle Bîrûnî'nin huzuru kaçtı, sıkıntılar başladı ve Kâs'ı terketmek zorunda kaldı. Ancak iki yıl sonra tekrar döndüğünde ünlü bilgin Ebü'lVefâ ile buluşup rasat çalışmaları yaptı.

Daha sonra hükümdar Ebü'lAbbas, sarayında Bîrûnî'ye bir daire tahsisedip, müşavir ve vezir olarak görevlendirdi. Bu durum, hükümdarların ilme duydukları derin saygının göstergesi, bilginimizin de devlet başkanları yanındaki yüksek itibarının belgesiydi.

Gazneli Mahmud Hindistan'ı alınca hocalarıyla Bîrûnî'yi de oraya götürdü. Zira onun yanında da itibarı çok yüksekti. "Bîrûnî, sarayımızın en değerli hazinesidir'derdi. Bu yüzden tedbirli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî'yi Hazine Genel Müdürlüğü'ne tayin etti. O da orada Hint dil ve kültürünü bütünüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sürede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırdı. Kendisine sağlanan siyasî ve ilmî araştırmalarına devam etti. Bir devre adını veren, çağını aşan ilmî hayatının zirvesine erişti. Sultan Mes'ud, kendisine ithaf ettiği Kanunu Mes'ûdî adlı eseri için Bîrûnî'ye bir fil yükü gümüş para vermişse de o, bu hediyeyi almadı.

Son eseri olan Kitabü'sSaydele fi't Tıb'bı yazdığında 80 yaşını geçmişti. Üstad diye saygıyla yâd edilen yalnız İslâm âleminin değil, tüm dünyada çağının en büyük bilgini olan Bîrûnî, 1051 yılında Gazne'de hayata gözlerini yumdu.

Kişiliği

Bîrûnî, "Elinden kalem düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan, iman dolu kalbi tefekkürden dûr olmayan, benzeri her asırda görülmeyen bilginler bilgini bir dâhiydi. Arapça, Farsça, Ibrânîce, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çinçe gibi daha birçok lisan biliyordu. Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadar ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler verdi.

Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgilenmesi, Allah'ın kevnî âyetlerini anlamak, kâinatın yapı ve düzeninden Allah'a ulaşmak, Onu yüceltmek gâyesine yönelikti. Eserlerinde çok defa Kur ân âyetlerine başvurur, onların çeşitli ilimler açısından yorumlanmasını amaçlardı. Kurân'ın belâğat ve i'cazına olan hayranlığını her vesileyle dile getirdi. İlmî kaynaklara dayanma, deney ve tecrübeyle ispat etme şartını ilk defa o ileri sürdü.

İbni Sinâ'yla yaptığı karşılıklı yazışmalarındaki ilmî metod ve yorumları, günümüzde yazılmış gibi tazeliğini halen korumaktadır. Tahkîk ve Kanûnı Mes'ûdî adlı eserleriyle trigonometri konusunda bugünkü ilmî seviyeye tâ o günden, ulaştıgı açıkça görülür. Bu eser astronomi alanında zengin ve ciddî bir araştırma âbidesi olarak tarihe mal olmuştur. İlmiyle dine hizmetten mutluluk duymaktadır.

Gazne'de kıbleyi tam olarak tespit etmesi ve kıblenin tayini için geliştirdiği matematik yöntemi dolayısıyla kıyamet günü Rabb'inden sevap ummaktadır. Ayın, güneşin ve dünyanın hareketleri, güneş tutulması anında ulaşan hadiseler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı rasatlarda, çağdaş tespitlere uygun neticeler elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önce attı. Israrlı çabaları sonunda yerin çapını ölçmeyi başardı. Dünyanın çapının ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz matematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır. Avrupa'da buna BÎRÛNI KURALI denmektedir.

Newton ve Fransız Piscard yaptıkları hesaplama sonucu ekvatoru 25.000 mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu ölçüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl önce Pakistan'da bulmuştu. O çağda Batılılardan ne kadar da ilerideymişiz.

Biruni, hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.

Daha o çağda Ümit Burnu'nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa'dan geniş bilgiler vermişti. Christof Coloumb'dan beş asır önce Amerika kıtasından, Japonya'nın varlığından ilk defa sözeden O'dur.

Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu, yerçekimin varlığını Newton'dan asırlarca önce ortaya koydu. Henüz çağımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5 asır önce dile getirdi.

Botanikle ilgilendi, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki ve hayvanlarda üreme konularına eğildi. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harzem'in tarihlerini yazdı. Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusuna eğildi, ona birçok yenilik getirdi. Çağından dokuz asır sonra ancak ayrı bir ilim haline gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî'ye çok şey borçludur.

Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama felsefenin dumanlı havasında boğulup kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah'a dayandırdı. Tabiat olaylarından sözederken, onlardaki hikmetin sahibini gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıp kalmadı.

Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Cografya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tövbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.

Eserleri halen Batı bilim dünyasında kaynak eser olarak kullanılmaktadır. Türk Tarih Kurumu 68. sayısını Bîrûnî'ye Armağan adıyla bilginimize tahsis etti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde Bîrûnî'yi anmak için sempozyumlar, kongreler düzenlendi, pullar bastırıldı. UNESCO'nun 25 dilde çıkardığı Conrier Dergisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî'ye ayırdı. Kapak fotoğrafının altına, "1000 yıl önce Orta Asya'da yaşayan evrensel dehâ Bîrûnî; Astronom, Tarihçi, Botanikçi, Eczacılık uzmanı Jeolog, Şair, Mütefekkir, Matematikçi, Coğrafyacı ve Hümanist" diye yazılarak tanıtıldı.

Eserleri

Biruni, toplam 180 kadar eser kaleme aldı. En meşhurları şunlardır:

1. EIAsâr'il Bâkiye an'il Kurûni'I Hâliye: (Boş geçen asırlardan kalan eserler.)
2. EI Kanûn'ül Mes'ûdî; En büyük eseridir. Astronomiden coğrafyaya kadar birçok konuda yenilik, keşif ve buluşları içine alır.
3. Kitab'üt Tahkîk Mâli'I Hind: Hind Tarihi, dini, ilmi ve coğrafyası hakkında geniş bilgi verir.
4. Tahdîd'ü Nihâyeti'l Emâkinli Tashîhi Mesâfet'il Mesâkin: Meskenler arasındaki mesafeyi düzeltmek için mekânların sonunu sınırlama. Bu eseriyle Bîrûnî, yepyeni bir ilim dalı olan Jeodezi'nin temelini atmış, ilk harcını koymuştu.
5. Kitabü'I Cemâhirfî Ma'rifeti Cevâhir: Cevherlerin bilinmesine dair kitap.
6. Kitabü't Tefhimfî Evâili Sıbaâti't Tencim: Yıldızlar İlmine Giriş.
7: Kitâbü's Saydelefî Tıp: Eczacılık Kitabı. İlaçların, şifalı otların adlarını altı dildeki karşılıklarıyla yazmış.
 
cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
BÎRÛNÎ

Türk-İslam dünyasının yetiştirdiği büyük bilim ve din adamlarından olan Bîrûnî, bugün İran sınırları içinde bulunan Kas şehrinde 973 yılında doğdu. Harezm Türklerinden olan ve küçük yaşta babasını kaybeden Bîrûnî, kabiliyetleri ve zekası ile hemen dikkatleri çekti. Harezmşah hanedanından meşhur matematikçi Ebu Nasr Mansur, Bîrûnî’yi himayesine alarak yetiştirdi.

Astronomi çalışmalarına 995’te başlayan Bîrûnî, Harezm civarındaki Buşkatir’de, güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tespit etti. Dönemin önde gelen astronomlarıyla birlikte çeşitli rasat çalışmaları yapan Bîrûnî, 44 yaşındayken Gazneli Sultan Mahmut’un himayesine girdi ve çalışmalarını burada sürdürdü. 1011’de Kabil’de çalışmalar yaptı.

Gazneli Sultan Mahmut’un Hindistan seferine, başdanışman ve hazine genel müdürü olarak katıldı.

Hindistan’ın fethinden sonra burada çeşitli ölçümler yapan Bîrûnî, yerkürenin yarıçapını 6.324.66 kilometre olarak, gerçeğe çok yakın şekilde hesapladı ve dünyanın yuvarlak olduğunu, tereddüte meydan bırakmayacak şekilde açıkladı.

Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Sanskritçe, İbranice, Rumca, Süryanice ve Yunanca’yı da öğrenen Bîrûnî, astronominin yanı sıra tıp, fizik, matematik, tarih, kronoloji, ve din ilimlerinde de büyük ilerleme gösterdi. Bu bilim dallarında, toplam 196 eser yazdı.

Sahip olduğu bilimsel araştırma metodu sebebiyle, bilim tarihçileri Bîrûnî’yi, bütün zamanların en büyük mütefekkirleri arasında sayar. Yerçekimi kanunu konusunda, İngiliz Newton’dan önce incelemeler yapan Bîrûnî, dünyanın merkezinin cisimleri çektiğini ve bu yüzden, dünya dönmesine rağmen üzerindekilerin boşluğa fırlamadığını izah etti.

Bîrûnî, 1049 yılında Gazne’de vefat etti.
 
cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
BİRÛNÎ (973-1048 ya da 1051/52). Büyük İslam bilgini Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Birûnî, Batı Harezm'in başkenti Kaş'ta (Ket) doğdu. Birûnî'nin yaşamı üstüne yeterli bilgi yoktur. Kendi yazdıklarından, ba­basını küçük yaşta yitirdiğini, annesinin onu odun toplayıp satarak büyüttüğünü öğ­reniyoruz. Harezmşahlar soyundan ünlü bir bilginin koruyuculuğu altında saraya giren Birûnî astronomi ve matematik öğrenimi gör­dü. Harezm sarayında çıkan kargaşalıklar sırasında bir süre İran'da kaldı, daha sonra da Sultan Kâbus bin Vaşmgir'in sarayına kabul edildi. Bu kargaşa döneminde, henüz 28 yaşın­dayken önemli bir yapıt olan el-Âsâru'l-Bâkiye'yi ("Geride Kalan Yüzyıllar") tamam­layıp Sultan Kâbus'a sundu. Bu yapıtında Adem'den Nuh Tufanı'na kadarki olaylar dizisini tarihsel, toplumsal, dinsel bakımdan ele almış; Türkler'in, Yunanlılar'ın, Arap-lar'ın ve İranlılar'ın kullandıkları takvimler konusunda bilgi vermiştir.

1003 (ya da 1009) yılında yeniden Harezm'e dönerek, bilginlere büyük olanaklar sağlayan Sultan Memun bin el-Memun'un sarayında İbn Sina, İbn Miskeveyh, Ebu Nasr gibi bilginlerle çalıştı. Bu dönemde kendinden 10 yaş küçük olan İbn Sina ile ısı ve ışık iletimi, maddenin devinimi konularında verimli tar­tışmalar yaptı ve yapıtlarında bu tartışmaları açıkladı. Birûnî 1017'de Gazneli Mahmud'un Harezm ülkesini fethetmesinden sonra Gazne kentine yerleşti; gerek Gazneli Mahmud dö­neminde, gerek Gazneli Mahmud'un oğlu Mesud ve torunu Mevdud dönemlerinde büyük saygınlık görerek ömrünün son yılları­nı burada geçirdi.

Birûnî'nin hangi ulustan olduğu kesin ola­rak bilinmiyorsa da şifalı otlar ve bazı ilaçlar konusunda bilgi veren Kitâbu's-Saydane'nin ("Eczacılık Kitabı") önsözüne yazdığı "ana dilim yetersiz olduğundan bilim dili olan Arapça ve edebiyat dili olan Farsça'yı kullan­dım" cümlesinden yola çıkılarak Türk olduğu ileri sürülmüştür. Aynı zamanda bir şair ve düşünür olan bu büyük İslam bilgininin tarih, coğrafya, astronomi, fizik ve kimya dallarında birçok yapıtı vardır.Nihâyâti'l-Emâkin ("Mekânların Sonları") adlı yapıtı, coğrafyadan, jeoloji ve jeodeziye (yeryüzü düzlemini ölçme bilgisi) kadar bir dizi konudaki yazıların toplamından oluş­uştur.

Sultan Mesud'a sunduğu el-Kanunu'l-Me­sudî adlı en önemli astronomi yapıtında, dünya coğrafyası, enlem ve boylam hesapları, dünya çapının ölçümü, Güneş, Ay ve geze­genlerin devinim cetvelleri gibi araştırma ve çalışmalarını toplayan Birûnî, bilim tarihçile­rine göre KopernikTe başlayan çağdaş astro­nominin temellerini atmıştır. Batlamyus ve Aristo'nun kuramlarına karşı çıkarak dünya­nın durağan değil, dönen bir kütle olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Kitâbu'l-Camahir fi Marifeti'l-Cevahir ("Cevherlerin Özellikleri Üstüne") adlı yapı­tında minerallerin ve bazı değerli taşların özelliklerini tanıtmış, 23 katı ve 6 sıvı madde­nin özgül ağırlıklarını bugünkü değerlerine çok yakın olarak saptamıştır.

Kimi araştırmacılara göre 113, kimi araştır­macılara göre de 180 yapıtı olduğu ileri sürülen Birûnî'nin ancak 27 yapıtı günümüze kalabilmiştir. Bilim ve felsefe alanındaki ça­lışma ve araştırmalarında büyük ölçüde İs­lam düşüncesinin etkisi altında kalmış olan Birûnî, evrenin "öncesiz" olmadığını, bir Tann'nm varlığına gereksinimi olduğunu ileri sürmüştür. Birûnî bu savı ile, evrenin "önce­siz" olduğu düşüncesini savunan İbn Sina'dan ayrılır. Batı'da "Aliboron" adıyla bilinen Bi­rûnî'nin yapıtları birçok Batı diline çevril­miştir.
 
cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Biruni

O, sadece Türk ve İslam dünyasının değil, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri sayılmaktadır
Yaşadığı çağa damgasını vurup " Biruni Asrı" denmesine sebep olan zekâ harikası bilgin 973 yılında Harizm'in merkezi Kâs'ta doğdu. Esas adı Ebû Reyhan b. Muhammed'dir. Küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi onu zor şartlarda, odunsatarak büyüttü. Daha çocuk yaşta araştırmacı bir ruha sahipti. Birçok kOnuyu öğrenmek için çılgınca hırs gösteriyordu. Tahsil çağına girdiğinde Hârizmşahların himayesine alındı ve saray terbiyesiyle yetişmesine özen gösterildi. Bu aileden bilhassa Mansur, Bîrûnî'nin en iyi bir eğitim alması için her imkânı sağladı.

Gazneli Mahmud Hindistan'ı alınca hocalarıyla Bîrûnî'yi de oraya götürdü. Zira onun yanında da itibarı çok yüksekti. "Bîrûnî, sarayımızın en değerli hazinesidir' derdi. Bu yüzden tedbirli hünkâr, liyakatını bildiği Bîrûnî'yi Hazine Genel Müdürlüğü'ne tayin etti .O da orada Hint dil ve kültürünü bütünüyle inceledi. Üstün dehasıyla kısa sürede Hintli bilginler üzerinde şaşkınlık ve hayranlık uyandırdı. Kendisine sağlanan siyasî ve ilmî araştırmalarına devam etti. Bir devre adını veren, çağını aşan ilmî hayatının zirvesine erişti. Sultan Mes'ud, kendisine ithaf ettiği Kanunu Mes'ûdî adlı eseri için Bîrûnî'ye bir fil yükü gümüş para vermişse de o, bu hediyeyi almadı.

Son eseri olan Kitabü's Saydele fi't Tıb'bı yazdığında 80 yaşını geçmişti. Üstad diye saygıyla yâd edilen yalnız İslâm âleminin değil, tüm dünyada çağının en büyük bilgini olan Bîrûnî, 1051 yılında Gazne'de hayata gözlerini yumdu.
Bîrûnî, "Elinden kalem düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan, iman dolu kalbi tefekkürden dûr olmayan, benzeri her asırda görülmeyen bilginler bilgini bir dâhiydi. Arapça, Farsça, Ibrânîce, Rumca, Süryânice, Yunanca ve Çinçe gibi daha birçok lisan biliyordu. Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi gibi 30 kadar ilim dalında çalışmalar yaptı, eserler verdi.
Onun tabiat ilimleriyle yakından ilgilenmesi, Allah'ın kevnî âyetlerini anlamak, kâinatın yapı ve düzeninden Allah'a ulaşmak, Onu yüceltmek gâyesine yönelikti. Eserlerinde çok defa Kur ân âyetlerine başvurur, onların çeşitli ilimler açısından yorumlanmasını amaçlardı. Kurân'ın belâğat ve i'cazına olan hayranlığını her vesileyle dile getirdi. İlmî kaynaklara dayanma, deney ve tecrübeyle ispat etme şartını ilk defa o ileri sürdü.
İbni Sinâ'yla yaptığı karşılıklı yazışmalarındaki ilmî metod ve yorumları, günümüzde yazılmış gibi tazeliğini halen korumaktadır. Tahkîk ve Kanûnı Mes'ûdî adlı eserleriyle trigonometri konusunda bugünkü ilmî seviyeye tâ o günden, ulaştıgı açıkça görülür. Bu eser astronomi alanında zengin ve ciddî bir araştırma âbidesi olarak tarihe mal olmuştur. İlmiyle dine hizmetten mutluluk duymaktadır.

Gazne'de kıbleyi tam olarak tespit etmesi ve kıblenin tayini için geliştirdiği matematik yöntemi dolayısıyla kıyamet günü Rabb'inden sevap ummaktadır. Ayın, güneşin ve dünyanın hareketleri, güneş tutulması anında ulaşan hadiseler üzerine verdiği bilgi ve yaptığı rasatlarda, çağdaş tespitlere uygun neticeler elde etti. Bu çalışmalarıyla yer ölçüsü ilminin temellerini sekiz asır önce attı. Israrlı çabaları sonunda yerin çapını ölçmeyi başardı. Dünyanın çapının ölçülmesiyle ilgili görüşü, günümüz matematik ölçülerine tıpatıp uymaktadır. Avrupa'da buna BÎRÛNI KURALI denmektedir.

Isaac Newton ve Fransız Piscard yaptıkları hesaplama sonucu ekvatoru 25.000 mil olarak bulmuşlardır. Halbuki bu ölçüyü Bîrûnî, onlardan tam 700 yıl önce Pakistan'da bulmuştu. O çağda Batılılardan ne kadar da ilerideymişiz.
Biruni, hastalıkları tedavi konusunda değerli bir uzmandı. Yunan ve Hint tıbbını incelemiş, Sultan Mes'ud'un gözünü tedavi etmişti. Otların hangisinin hangi derde deva ve şifa olduğunu çok iyi bilirdi. Eczacılıkla doktorluğun sınırlarını çizmiş, ilaçların yan etkilerinden bahsetmiştir.

Daha o çağda Ümit Burnu'nun varlığından söz etmiş, Kuzey Asya ve Kuzey Avrupa'dan geniş bilgiler vermişti. Christof Coloumb'dan beş asır önce Amerika kıtasından, Japonya'nın varlığından ilk defa sözeden O'dur.

Dünyanın yuvarlak ve dönmekte olduğunu, yerçekimin varlığını Newton'dan asırlarca önce ortaya koydu. Henüz çağımızda sözü edilebilen karaların kuzeye doğru kayma fikrini 9.5 asır önce dile getirdi.
Botanikle ilgilendi, geometriyi botaniğe uyguladı. Bitki ve hayvanlarda üreme konularına eğildi. Kuşlarla ilgili çok orjinal tespitler yaptı. Tarihle ilgilendi. Gazneli Mahmud, Sebüktekin ve Harzem'in tarihlerini yazdı. Bîrûnî, ayrıca dinler tarihi konusuna eğildi, ona birçok yenilik getirdi. Çağından dokuz asır sonra ancak ayrı bir ilim haline gelebilen Mukayeseli Dinler Tarihi, kurucusu sayılan Bîrûnî'ye çok şey borçludur.

Bîrûnî, felsefeyle de ilgilendi. Ama felsefenin dumanlı havasında boğulup kalmadı. Meseleleri doğrudan Allah'a dayandırdı. Tabiat olaylarından sözederken, onlardaki hikmetin sahibini gösterdi. Eşyaya ve cisimlere takılıp kalmadı.

Bîrûnî, Cebir, Geometri ve Cografya konularında bile o konuyla ilgili bir âyet zikretmiş, âyette bahsi geçen konunun yorumlarını yapmış, ilimle dini birleştirmiş, fennî ilimlerle ilahî bilgilere daha iyi nüfuz edileceğini söylemiş, ilim öğrenmekten kastın hakkı ve hakikatı bulmak olduğunu dile getirmiş ve "Anlattıklarım arasında gerçek dışı olanlar varsa Allah'a tövbe ederim. Razı olacağı şeylere sarılmak hususunda Allah'tan yardım dilerim. Bâtıl şeylerden korunmak için de Allah'tan hidayet isterim. İyilik O'nun elindedir!" demiştir.

II.Bölüm
11. yüzyılın ilk yarısının en ünlü astronom ve matematikçisi, Felsefe ve coğrafya alanlarında da çalışmalar yaptı. Sayılar kuramı, Hint hesabı, ay ve güneş tutulmaları, matematik coğrafya, enlem ve boylam tayini, kuyruklu yıldızlar, küre geometrisi gibi konularda yazılmış 113 kadar eseri (toplam sayfası 13.000 'u geçer) bilinir. Geometride, açıyı üçe bölme problemini de içeren cetvel ve pergel ile çözülemeyen bir grup problem vardır ki, bunlar matematik tarihinde "Biruni problemleri" olarak bilinir. Daire içine çizilmiş 9 kenarlı düzgün poligonun bir kenarının uzunluğunu özgün bir yöntemle hesapladı. Pi sayısının hesabı üzerine çalıştı, sinüsler teoremini kendine özgü bir yöntemle kanıtladı.

El Biruni Trigonometriye sekant, cosecant ve cotangent fonksiyonlarını eklemiştir.

Diğer bir eserinde jeodeziyle ilgili temel bilgiler verdiği için bu bilimin kurucusu sayılmaktadır. Ayrıca, madenlerin yoğunluklarını az bir hata ile bulmuştur.(Fe=7.82;gerçek değer Fe=7.86).


Yerçekimi kanununun İngiliz bilimadamı Newton tarafından keşfedilmiştir. Ancak, bu olay için, ilk defa fikir ortaya atıp incelemelerde bulunan Biruni’dir.

Biruni; Dünya dönüyorsa ağaçlar, taşlar vb. yerlerinden neden fırlamıyor? diye soranlara;

"Bu dünyanın dönmesi olayını çürütmez. Çünkü herşey dünyanın merkezine düşüyor. Bu da gösterir ki, merkezde bir çekicilik vardır ve bu yerçekimi, yeryüzündeki nesnelerin dışarı fırlamasına mani olmaktadır" demektedir. Bu konuyu bilim tarihçisi Carl L. Boyer, A History of Mathematics adlı kitabında belirtmektedir..

Biruni' nin eserlerini bilimin objektive yaklaşımıyla inceleyen bilim adamlarının ve bilim tarihçilerinin görüşü Biruni' nin bilim dünyasına yol gösterecek, metodu ve kavrayış özelliklerinden gereği gibi yararlanılması yönündedir. Amerika'lı bilim tarihçisi George Sarton 11. asra Biruni asrı demektedir. Biruni, salt kuramsal felsefeye ve gizemciliğe karşı çıkmıştır.

Biruni muhtelif ilimlere dair 1037 senesine kadar 113 eser yazmıştır. Daha sonra vefat edene kadar 12 sene zarfında ise , 83 eser telif etmiştir. Biruni'nin eserlerini incelediğimizde , onun esaslı bir din kültürü almış ve aldığı bu din ilimleri kültürünü tam anlamıyla hazmetmiş , bütün hayatına ve çalışmalarına sirayet ettirmiş olduğu görülmektedir. Biruni'nin dehasını ve ilmi başarılarının sırrını esasında onun bu yönünde aramak lazımdır.

Asar-ül-Bakiyye: Biruni bu eserini 28 yaşında yazmıştır. Arapça telif eser olup , Cürcan hükümdarı Kabus bin Yaşgir'e ithaf edilmiştir. 1878-1879 senesinde İngilizce'ye tercüme edilen eser 1923 yılında tekrar basılmıştır. Eser beynelmilel bir kronoloji, takvim, tarih, kültür ve astronomi konularını ihtiva etmekte olup, ilmi değerini günümüzde bile sürdürmektedir.

Bu eserinde Harezm şehrinde yaptığı 7,5 m çapındaki duvar rubu' tahtası ile ölçtüğü ekliptik meylini vermektedir.

Sene Ekliptiğin Meyli
Biruni'nin bulduğu değer bu günkü ölçülere çok yakındır.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
6B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
2B
Üst