Bir AdaM!

Renk renk rüzgarların olduğu
Karanlığın kör edip,
Güneşin gör dediği bir yoldan
Bir adam geçiyordu.

Sırtında eskimiş günlerin ağırlığı
Alnında derin derin kederler vardı
Sararmış, titrek ellerinde tütün kokusu
Saçlarında aklar,
Yıllarlın zafer çığlıklarıyla doluydu.
Gidiyordu.

Dudaklarında bir hüzzam,
Dağ başlarının serseri rüzgarları gibi
-ıslık ıslıktı.
Yapayalnız yürüyordu yaşlılığın yollarında,
Meçhule atıyordu adımlarını.
Bedenini taşımayan cılız ayaklarında
Yıkılmış bir yürek taşıyor gibiydi.
Sanki yıkılan yüreğinde
Bir “gözleri Ahu,can yoldaşı,Leyla’sı”
Bir “Aykızı”,
Hatta “canoğul’u” yaşıyordu.
Gidiyordu.
Silindi silinecek kaldırımlardan izleri
Ve
Kimseler bilmeyecek
Bu sokaktan geçen kaçıcı kişiydi.
 
Üst