Bi'Lalim Düş'ersen Karşıma

cicozz Çocukluk cicozlarda saklı
Bismillah!

Karalanacak kelimelerle gözüne selam olsun…

Beklenen mi bilinmez, zuhur etti ve sunuldu önüne…

İkra!

Bismillah diyerek başladım; sonu Elhamdülillah olsun!

Kalbin ritmine uygun olmadı sözlerim, sakladım...

Ki aşikâr olarak değerse gözüne kan damlar diye korktum!

Bir yara yetsin ki helal olsun sevdamız…

Daha fazlasını anlatamam!


Sen’i aradan kaldırarak…

Senli bir aşk’a varmak adıyla…

O kelimeyi bulmak isteyene bir sır!

Defterin sağından başlayarak geldim, solunda adı aşk oldu!

Olmayana yemin ederek, her tespihte ene sus!

Libası ölüm gidişin ve kabul görmeyişin… Bakmazsa bitmeyecek, suretim gece… Zemin özümde hep gündüz…

Gönlümün azametinden koru kendini.
Çile gâh bir saray yaptım, bir ucu kalbine yükselen…
Sen tutun aşka ey seyrimin naz makamı!
Gün doğmadan ufukta gel meçhul düşlerime!
Kapılar ki ardına kadar aşka dayalı…
Hikâye Yusuf değil bu kez,
Züleyha’nın gözleri zindanda…
Adı ta’ha, ezeli aşk, ebedi yokluk, gül siyah, zindan kirpiklerimin saplandığı kuyu…

Bi’lâl düştü dilime ve gönlüme… Fethedilmeyi bekleyen İstanbul kadar vefalı bir bi’lâl! Ayrılığa mahal vermeyen, ene sus makamı…

Külden sürmeler çek gözlerime ateşi hatırlat bana! Sal bütün derdi gönül haneme, korkma! Eğer adımın ürkekse varmaz kalbin sol yanıma… Boşluğum büyük aşk makamında. K/âlemin tükendiği zamana uğradı içim, affola! Düş’ersen korkmazsın ama üşürsün kapımdaki bi’lâl gibi!

Dağların ah’ı omuzlarında nöbette. Bir yanın hep düşük toprağa. Ama tutarsan uzanan eleme, belaya doksan dokuz kere bela’m dersen taht kuracak aşk kalbinde! Hangi yöne dursan gözünden akacak kalbindeki mahşere!

Sorgulama bi’lâl! İşin kurbansız sözler söylemek. Fecir vaktidir vuslatım, erteleme!

Doydum karanın en koyusun ve aşk’a… Ömrüm tükendi bi’lâl, ömrüm! Hani vardı ya ummanı yalnızlığım, hani demiştim ya ene yokum! İşte hepsi bi’lâlin yüzündendi… Anlatamadım hiç… Beklemeyi düstur edindim örtüler ardında. Görürsün diye, düş’ersin diye… Ah ne, sadece bi’lâl kaldı dilimde! Hep bende ama hiç gelmeyen kalbimdeki mahşere!

Şimdi çölden kum saldın yazgıma, a’ma bir dilenciyim… İçindeki cennete al beni, yan deme n’olur! Özümde, dilimde bi’lâl varken yan deme! Git de, olmaz de ama yan deme! Mil çek, bakışından karala suretimi, zincirler dola aşkına koşan adımlarıma… Fırat’ta boğ, kayalardan bentler diz önüme ama yan deme! Ki bi’lâlsiz bedeni taşıyamam!

Melekleri şahit tuttum bu aşk’a! Sağın sende kalsın ey, emanete el uzatmam! Solunu aşkıma bağışla!

Aşk arifesidir, gün demleniyor. Ve hala ben’sizim! Şikâyete edeple estağfurullah! Bi’lâl düştü düşeli içime yer yok “ben” lafzına… Aşk yanım, elim, ayağım, gözüm, yaşlarım bi’lâlin esiri… Sükût bi’lâl, aşk bi’lâl! Bekledim düş’ersin diye, düştün sadece! Defter sağdan başladı, soldan bitti. Sağına bıraktım bu fermanı sıratımdan düşme diye!

Solundan bi’lâl bana düşen.

Solumdan bi’lâl i kabul edersen!

Al fermanı sende artık!

İkra!

İkra!

İkra!
 

Benzer Konular

Yanıtlar
0
Görüntülenme
10B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
9B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
257B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
31B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Üst