24 saatten 24 saate

Mülteci kalbime sığınan bu yakarışları,
Kovalayan bir aşk vardı elbette…
Oysa suskundu içimdeki çocuk,
Sensizliğin veliahtı…
Bütün diretmişliklerim mühürlü imzalarda kaldı
Ve tüm yeminlerim nikâh masasında…
Dönüş yoktu yarınlara çıkmaz sokaklardan
Bütün olay masamda bitiyordu,
Bir kısır döngüydü zaman
Gelecekten kaçış yoktu…
Gittin ve tüm gecelerim öksüz kaldı…
Tüm şiirlerim kana bulandı kırmızı güllerle,
Bütün cümlelerim suskunluğa boğuldu…
Gidişine esir oldu ellerim
Sana uzanamadan,
Ne gözlerim vardı gözlerinde,
Ne dilsiz cümleler dudaklarımda,
Nede, kapıda gidişine dair gıcırtı seslerin,
Senden arta kalan, sadece ayak izlerin…
Dönüş yoktu yarınlara, geleceğe
Tüm intiharlarımı alıp gittin…
Bir kısır döngüydü sensizliğe ant içtiğim…
Ve uğruna biçtiğim zamanlar vardı sadece
Seni düşünmeye ayırdığım
Ama yetmiyordu,
Sığdıramıyordum işte,
24 saatten 24 saate…