21. Yüzyila Girerken Türkiye'nin Enerji Durumuna Genel Bakış

Ömer
Yönetici
21. Yüzyila Girerken Türkiye'nin Enerji Durumuna Genel Bakis

Bu bölümde Türkiye'nin genel enerji durumu, kullanilan enerji kaynaklari ve enerji disalimi, elektrik enerjisi durumu etüt edilmekte ve sorunlari ortaya konulmaktadir. Özellikle enerji üretim ve tüketim dengeleri sergilenmektedir. Bu bölümdeki degerlendirmede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi verilerine dayanan Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi istatistikleri temel alinmistir.
3.1. Türkiye'nin Genel Enerji Durumu
1970-1997 yillari arasinda yerli birincil enerji kaynaklari üretimi 14 493 Btep'den 1.9 kat artarak 27 687 Btep'e ulasmistir. Bu dönemde linyit üretimi 6.8 kat artarak, en büyük katkiyi saglamistir. 1997 yili linyit üretimi 11 759 Btep olup, toplam üretimin % 42.5'ini kapsamaktadir. Üretim büyüklügü siralamasinda linyitten sonra gelen kaynaklar, üretimdeki paylari ile birlikte; odun % 19.9, petrol % 13.1 ve hidrolik enerji % 12.4 biçiminde yer almaktadir. 1970 yilina göre 1997 yilinda petrol üretiminin azalmis olmasi bir sorundur. 1997 yili petrol üretimi, 1970 yili üretiminin % 97.6'si kadardir. Yerli petrol üretimi 1971'den 1990 yilina kadar, 1970 düzeyinin altinda kalmis ve 1976-1984 arasinda önemli azalma görülmüs, ancak 1990 yilinda 1970 yili üretimi asilmistir. Petrol üretimi 1995 yilindan sonra yine 1970 düzeyinin altinda kalmaya baslamistir. Ticari olmayan enerji grubunda yer alan, özde tezege dayali hayvan ve bitki artiklarindan saglanan enerji üretimi 1970'den 1982 yilina kadar artis göstermis, daha sonra düsme trendine girmistir. Hayvan ve bitki artiklarindan saglanan enerji üretiminin, 1970 yilina göre 1997 yilinda % 29 oraninda azalmis olmasi olumlu bir gelismedir. 1970-1997 arasinda yerli üretim kaynaklarina, 1976 yilindan baslayarak dogal gaz, 1984 yilindan baslayarak jeotermal enerji ve 1986 yilindan baslayarak günes enerjisi eklenmistir. Eklenen bu üç kaynaktan 1997 yilinda yapilan yerli üretim toplam birincil enerji üretiminin % 1.8'i kadardir. 1970-1997 yillari arasinda birincil enerji tüketimi 3.8 kat artis göstermis ve 18 849 Btep'den 71 367 Btep'e yükselmistir. 1997 yilinda tüketimde yillik artis hizi % 2.8 olmustur. Ancak, 1990-1997 dönemindeki yillik artis hizinin en yüksek degeri % 9.8 ile 1996 yilinda görülmüstür. 1994 yilindaki % -2.2'lik azalmadan sonra, 1995 yilinda % 7.7'lik artisla yeni bir trend baslamisti. Son yillarin artis hizi, gelismis ülkelerin % 1-2'yi geçmeyen artis hizlarina göre büyük olmakla birlikte, dünya ortalamasinin altinda enerji tüketen ve sanayileserek kalkinmayi amaç edinen Türkiye için zorunlu oldugu bir gerçektir. Ancak, 1997 yilinda artis hizinin frenlendigi gözlenmistir. Türkiye'de enerji üretim ve tüketim gelisme trendlerinin farkli olusu nedeniyle, 1970 yilinda % 76.9 olan üretimin tüketimi karsilama orani, 1997 yilinda % 38.8'e düsmüstür. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi tarafindan yapilan gelecege yönelik projeksiyonlarda bu oran düsme trendi içinde kalmaktadir. 1980-1997 döneminde yerli enerji üretimi ve toplam tüketim Sekil 3.1'deki grafikle gösterilmistir.
<sec51c.html> <sec51c.html> Türkiye'de yillara göre birincil enerji üretim ve tüketimi.
Petrol tüketiminin % 9.1'i, dogal gaz tüketiminin % 2.3'ü, taskömürü tüketiminin %15.8'i yerli üretimle karsilanmistir. Linyit tüketimin tamami yerli üretime dayanmaktadir. Türkiye'nin bilinen sinirli kaynaklarinin yanisira, yatirim ve teknoloji kisitlarindan da yerli enerji üretimi sinirlanmaktadir. Türkiye'de 1997 yilinda üretim ve tüketimi birbirine esit olmak üzere, bir önceki yila göre yenilenebilir kaynaklardan hidrolik enerjide % 1.7 azalma, jeotermal enerjide % 10.5 artis, günes enerjisinde ayni durumu koruma, hayvan ve bitki artiklarinda % 1.4 azalma görülmüstür. Odun üretim ve tüketimi de ayni düzeyini korumustur. 1997 yilinda rüzgar enerjisi üretim ve tüketimi yoktur. Siralanan yenilenebilir kaynaklardan saglanan enerji, toplam enerji arzi içinde % 38.7'lik pay kapsamaktadir. Özellikle tezege dayali hayvan ve bitki artiklari degerlendirme disi tutulacak olursa, yenilenebilir enerjinin toplam enerji arzi içindeki payi % 33.2 düzeyindedir. Hidrolik enerjinin tek basina yerli üretimdeki payi % 12.4 iken, klasik biomas (odun + hayvan ve bitki artiklari) payi % 25.4'dür. 1997 yili verilerine göre, yenilenebilir enerjinin Türkiye'nin genel enerji tüketimindeki payi ise % 15 kadardir. Hayvan ve bitki artiklari degerlendirme disi tutuldugunda bu pay % 12.9'a düsmektedir. Hidrolik, jeotermal ve günes enerjisinin tüketimdeki toplam payi % 5.2 olmustur. Hidrolik kaynaktan saglanan enerji ise, günes ve jeotermalden saglananin 13 katidir. Toplam birincil enerji tüketiminin kaynaklar bazinda yillara göre gelisim trendi, Sekil 3.2'de yer almaktadir.
<sec52c.html> <sec52c.html> Türkiye'de yillara göre birincil enerji kaynagi tüketimi.
Türkiye'de son yillarda talebi ve/veya tüketimi hizli artis gösteren kaynak dogal gazdir. 1975 yilinda listede yer almayan dogal gaz, 1976 yilinda sembolik yerli üretimle enerji bütçesine girmis ve 1986 yilindan baslayan ithalati ile tüketimi hizla gelismistir. 1997 yilinda birincil enerji kaynaklari tüketimi içinde dogal gazin payi % 12.8'e çikmistir. 1997 yilinda tüketilen dogal gaz 10.1 milyar m3 olup, 1998 yilinin talebi 13.4 milyar m3'e yükselmistir. 2000 yilinin talebi ise 20.8 milyar m3 olarak kestirilmektedir. Ancak, bunun nasil gerçeklestirilebilecegi sorundur. 1997 yilinda tüketilen 71 367 Mtep birincil enerjinin tüketim sektörlerine dagilim paylari Sekil 3.3'de verilmistir. Sekilden görülecegi gibi, sanayi sektörü ile konut ve hizmet sektörü paylari yaklasik aynidir. Sanayinin tüketimi 20 055 Mtep, konut ve hizmet sektörünün tüketimi ise 19 015 Mtep'dir. Tüketilen enerjinin % 23'üne karsilik olan 16 334 Mtep enerji; elektrik santrallari, kok ve briket fabrikalari, petrol rafinerileri ile iç tüketim ve kayiplarda harcanmistir. Bu deger düsüldügünde toplam nihai enerji tüketimi 55 033 Mtep olmaktadir. Nihai enerji tüketiminin ise % 36.4'ü sanayi sektörüne gitmistir. Sanayi sektörünün alt sektörlerinde gerçeklesen enerji tüketim paylari Sekil 3.4'de gösterilmistir. Sanayi sektörü enerji tüketiminin karsilanmasinda enerji kaynaklarinin katki paylari da Sekil 3.5'de yer almaktadir. Bu tüketimde en agirlikli pay % 43.4 ile petrol ve dogal gaza ait olup, kömürün payi % 34.9 ve elektrigin payi % 18.3'dür.
<sec53c.html> <sec53c.html> 1997 yilinda Türkiye'de sektörlerin enerji tüketiminden aldiklari pay.

<sec54c.html> <sec54c.html> 1997 yilinda sanayi alt sektörlerinin sanayi sektörü içindeki enerji tüketim paylari.

<sec55c.html> <sec55c.html> 1997 yili sanayi sektörü enerji tüketiminde kaynak paylari.
Önemli enerji tüketim sektörlerinden bir digeri de ulastirma sektörüdür. Ulastirma sektörünün 1997 yili enerji tüketimi 11 339 Mtep olup, toplam birincil enerji tüketiminin % 15.9'u, toplam nihai enerji tüketiminin de % 20.6'sini kapsamaktadir. Ulastirma sektörü enerji tüketiminin kendi alt sektörlerine dagilim paylari Sekil 3.6'da yer almaktadir. Ulastirma sektörü enerji tüketiminin % 99.5'i petrol ürünlerinden karsilanmaktadir.
<sec56c.html> <sec56c.html> 1997 yili ulastirma sektörü enerji tüketiminin alt sektörlere dagilimi.
Enerji ve ekonomi indikatörleri olarak seçilen yerli birincil enerji üretimi, birincil enerji tüketimi, elektrik tüketimi ve cari dolar bazinda GSMH degerleri 1980-1997 döneminde, 1980 = 100 alinmak kosuluyla Sekil 3.7'deki grafikten görülen biçimde gelisme izlemislerdir. Bu dönem için Türkiye'de toplam birincil enerji tüketimi ile GSMH arasinda asagidaki regresyon iliskisinin varligi saptanmistir:
<sec57c.html> <sec57c.html> 1980-1997 dönemi için Türkiye'nin enerji ve ekonomi indikatörlerinin gelisim indeksi.
Y = 533.92 X2 - 619.07 X + 40170 (R2 = 0.9408) Burada: X = Toplam birincil enerji tüketimi (Btep) Y = GSMH (milyon ABD $) Yukarida saptanan iliski yakin gelecek için tahmin yapmak amaciyla kullanilabilecek nitelikte bulunmaktadir. Yillara göre toplam birincil enerji tüketimi, tezegi ve biomas enerji ormanlarina dayanmayan odunu kapsam disi birakan ticari enerji tüketimi artislari ile GSMH hasila artislari arasinda iliski bulunmaktadir. Ancak, ekonomik bunalimin ve yapisal degisimin etkileri nedeni ile 1980-1989 döneminde, bu iliskideki etkilesimler gecikmeli olmakla birlikte, 1990 sonrasinda etkilesim eszamanli-spontane karakter kazanmistir. Örnegin, 1994 yilinda enerji tüketiminin bir önceki yila göre azalmasi, GSMH'da da ayni yil azalma meydana getirmistir. Bunun nedeni, ekonomide dengelerin olusmaya baslamasi ve sanayi agirliginin artmasidir. 1990-1997 dönemi için toplam ve ticari enerji tüketim artislari ile GSMH artisi arasindaki iliski Sekil 3.8'de grafik olarak verilmistir.
<sec58c.html> <sec58c.html> 1990-1997 döneminde enerji tüketim artislari ve GSMH artisi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi'nin planlamalarina göre, 2000 yilinda Türkiye'nin birincil enerji tüketiminin 1997 yilina göre % 27.6'lik bir artisla 91 Mtep düzeyine çikmasi beklenmektedir. Bu tüketimde yer alacak birincil kaynaklar paylarinin büyüklüklerine göre petrol, dogal gaz, linyit, taskömürü, odun, hidrolik enerji, hayvan ve bitki artiklari, günes, jeotermal ve asfaltit olarak siralanmaktadir. 1994-2000 kisa dönemi için birincil kaynaklar üretim ve tüketim degerleri Tablo 3.1'de verilmistir.
<sec51t.html> <sec51t.html> Türkiye'de birincil enerji üretim ve tüketimi (Btep).
2000 yilinda birincil enerji talebinin % 34'ü yerli üretimle karsilanacaktir. Yerli linyit üretiminin 50.5 milyon tona ve yerli taskömürü üretiminin 5 milyon tona çikmasi öngörülmektedir. Linyit üretiminin 337.2 milyon tonu santrallar, 13.3 milyon tonu da isitma için yapilacaktir. Yerli petrol üretiminin 2.7 milyon tonda kalmasi, yerli dogal gaz üretiminin 612 milyon m3 olmasi beklenmektedir. 2000 yilinda 43.8 milyar kWh olarak öngörülen hidroelektrik üretim olanakli bir hedeftir. Hidrolik enerji toplam birincil enerji tüketiminin % 4.1'ini karsilayacaktir. Klasik biomas 2000 yilinda da yaklasik bugünkü degerini koruyarak, birincil enerji üretiminin % 22.4'ünü, birincil enerji tüketiminin de % 7.7'sini karsilamaya devam edecektir. 2000 yili için jeotermal enerjiye ve günes enerjisine ayrilan pay toplam 553 Btep ile genel enerji üretiminde % 1.8 ve birincil enerji tüketiminde % 0.6 olup, çok küçük düzeylerde kalmaktadir. Oysa, rüzgar santrallari kurulmaya baslanmis oldugundan, 2000 yilinda 1.5 milyar kWh rüzgar enerjisi üretmek olanakli olup, öngörülen hidrolik enerji üretiminin % 3.6'si kadar bir kazanim saglanabilir. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarindan yararlanim, bu kaynaklarin küçümsenmeden tesvik edilmesine baglidir. 3.2. Türkiye'nin Enerji Kaynaklari ve Enerji Disalimi Türkiye'de taskömürü, linyit, asfaltit, bitümlü sistler, ham petrol, dogal gaz, uranyum ve toryum gibi fosil kaynak rezervleri ile hidrolik enerji, jeotermal enerji, günes enerjisi, rüzgar enerjisi, deniz dalga enerjisi, biomas enerji gibi tükenmez kaynak potansiyelleri bulunmaktadir. Kisacasi, Türkiye'de jeolojik ve dogal yapiya bagli biçimde hemen her çesit enerji kaynagi bulunmakla birlikte, bugün kullanimda ön siralarda yer alan önemli fosil kaynaklarin, linyit disinda yeterli rezervleri yoktur ve üretimleri düsüktür. Türkiye, özellikle akiskan (sivi ve gaz) fosil yakitlarin görünür rezervleri açisindan fakir bir ülkedir. 1997 yili verileri ile ülke enerji ihtiyacinin % 55.6'sini karsilayan petrol ve dogal gazin % 90.3'ü ithal olunmustur. 1997 yilinda ithal edilen petrol 29 430 Btep ve dogal gaz ile LNG 8 995 Btep'dir. 1997 yili dogal gaz tüketimi petrol tüketiminin % 30'u kadardir. Ancak, dogal gaz tüketiminde beklenen artis hizi petrol tüketiminde beklenen artis hizindan yüksek olup, 2000-2001 yillarinda dogal gaz tüketimi petrol tüketiminin % 50'sine ulasmis bulunacaktir. Giderek artan dogal gaz talebinin tamaminin ithalatla karsilanmasi programlanmakta, güvenli arz kaynaklari saglanmaya çalisilmaktadir. Bu konu henüz çözümlenememistir. Taskömürü üretimi sanayi tüketimini bile karsilamaya yeterli degildir. Oysa, taskömürü sanayideki direkt kullaniminin disinda ikincil kömür üreten kok fabrikalarinin hammaddesi oldugu gibi, elektrik üretiminde, konut ve hizmet sektöründe, sembolik olarak ulastirma sektöründe kullanilmaktadir. 1997 yili verileri ile yerli taskömürü üretimi sanayi tüketiminin % 57.3'ü kadardir. Taskömürü ithalati demir-çelik sektörü, çimento sektörü ve diger sanayi sektörleri talebinin yaninda hava kirliliginin yogun oldugu kentlerin yakacak ihtiyaci için yapilmaktadir. Ithal taskömürüne dayali termik elektrik santrallarinin kurulmasi gündemdedir. 1997 yilinda yerli üretiminin 4.4 kati taskömürü ithal olunmustur. Ayrica, koklastirilmis biçimde ikincil kömür olarak da ithalati yapilmaktadir. 1997 yili taskömürü ve ikincil kömür ithalati toplam 6 258 Btep olmustur. Yerli kaynaklarimiz içinde önemli bir yere sahip olan linyit rezervlerimiz irdelendiginde, % 68'inin düsük alt isil degere sahip oldugu görülmektedir. Ayrica, yüksek kükürt içerigi de çevre kirliligi açisindan linyit kalitesini düsürmektedir. Linyit üretimi toplam fosil yakit üretiminin % 69.3'ünü karsilamaktadir. Toplam linyit üretiminin % 13'ü Afsin-Elbistan Santrali'na, % 56'si diger santrallara, kalani da isitmaya gitmektedir. Ülkemizde çok sinirli biçimde bulunan asfaltit son yillarda enerji bütçesinden hemen hemen çikmis durumdadir. Henüz kullanilmayan bitümlü sistler, isil degeri düsük yakit olarak degerlendirilebilecegi gibi, sentetik petrol üretiminde de kullanilabilir. Kullanilmayan kaynaklar arasinda sinirli uranyum rezervi ve zengin toryum rezervi bulunmaktadir. Türkiye, tükenebilir konvansiyonel fosil yakit rezervlerinin aksine, tükenmez dogal kaynaklarin potansiyeli bakimindan sansli bir ülkedir. Kullanima uygun ekonomik hidrolik potansiyelinin % 29'u isletmede, % 10'u insa halinde, % 14'ünün kesin projesi hazir, % 19'u planlama asamasinda, geri kalan % 28'i master plan ve ön inceleme asamasinda bulunmaktadir. Kisaca, tüm ekonomik potansiyel degerlendirilmek üzere ele alinmistir. Türkiye'nin jeotermal kaynaklar bakimindan zengin oldugu bilinmekle beraber, gerek isitma uygulamalari ve gerekse elektrik üretimi amaciyla ortaya konulmus rezerv sinirlidir. Ancak, bu sinirli rezerv bile büyük ölçüde kullanilir duruma sokulamamistir. Benzer biçimde günes ve rüzgar enerjileri açisindan önemli potansiyelleri bulunmakla birlikte, degerlendirme açisindan baslangiç asamasi asilamamistir. Türkiye'nin sinirli enerji planlamalarinda yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarina gereken yer verilmemekte, bu kaynaklarin kullanimi tesvik edilmemektedir. Türkiye konvansiyonel fosil yakit üretimi ile karsilayamadigi enerji talebini, fosil yakit disalimi ile karsilamaya çalismaktadir. 1970 yilinda 4.64 Mtep olan birincil enerji ithalati, 1997 yilinda 43.68 Mtep'e yükselmistir. 1970-1997 döneminde yerli üretim 3.3 kat artis gösterirken, birincil enerji ithalati 9.8 kat artis göstermistir. 1990 yilinda 30 936 Btep enerji ithalati ve 2 102 Btep enerji ihracati yapilmistir. 1997 yilinda enerji ithalati 45 629 Btep'e yükselirken, enerji ihracati 1 630 Btep'e düsmüstür. Enerji ithali için yapilan toplam ödeme 5.9 milyar ABD $'i düzeyinde olup, toplam ithalat içinde % 12.1 pay kapsamaktadir. Enerji ithalat degeri GSMH'nin % 3'üne karsilik düsmektedir. 2000 yili için planlanan enerji ithalati ise 59 940 Btep düzeyindedir. 1990-2000 dönemi için gerçeklesen ve beklenen degerlerle enerji ithalati ve ihracati Tablo 3.2'de gösterilmistir.
<sec52t.html> <sec52t.html> Türkiye'nin enerji ithalat ve ihracati
3.3. Türkiye'nin Elektrik Enerjisi Durumu Türkiye'de elektrik enerjisi tüketimi 1970-1997 döneminde yillik ortalama olarak % 9.9 artis göstermistir. En düsük artis % 4.4 ile 1983 yilinda ve en yüksek artis % 18.4 ile 1976 yilinda saptanmistir. 1995 yilindan bu yana yillik artis % 10'un üzerinde gerçeklesmektedir. 1997 yili artisi % 12.4 olmustur. Talebi karsilamak için olusturulan kurulu gücün, 1980-1997 dönemi gelisim trendi Sekil 3.9'da gösterilmistir. Bu dönemde birincil kaynaklardan yapilan elektrik üretimleri de Sekil 3.10'daki grafikten görülmektedir.
<sec59c.html> <sec59c.html> Türkiye'de termik ve hidrolik elektriksel kurulu gücün gelisimi

<sec510c.html> <sec510c.html> Türkiye'de elektrik üretiminin birincil kaynaklara dagilimi.
Türkiye'de 1970-1997 döneminde kurulu güç artisinin % 5'in üzerinde bulundugu 19 yil, % 10'nun üzerine çiktigi 10 yil görülmüstür. Buna karsin, bu artisin % 5'in altina düstügü yil sayisi 1990 öncesinde 4 yil, 1990 sonrasinda 5 yildir. Bu artis 1994 yilinda % 2.6, 1995 yilinda % 0.5, 1996 yilinda % 1.4 ve 1997 yilinda % 3.0 olmustur. Türkiye'nin elektriksel kurulu gücü, üretim, tüketim, ithalat ve ihracat degerleri gelisim trendine iliskin veriler Tablo 3.3'de verilmistir. 1997 yilinda Türkiye'nin elektriksel kurulu gücü 21 889.4 MW, elektrik üretimi 104 285.1 GWh, elektrik ithalati 2 492.3 GWh, elektrik ihracati 271 GWh ve toplam tüketimi 106 506.4 GWh olmustur. 1997 yili elektrik üretiminde birincil kaynak paylari da Sekil 3.11'deki grafikte yer almaktadir.
<sec53t.html> <sec53t.html> Türkiye'de elektriksel kurulu güç ve üretim-tüketim trendi.

<sec511c.html> <sec511c.html> 1997 yili elektrik üretiminde kaynak paylari.
Türkiye'nin teknik ve ekonomik yapilabilirlige sahip 493 hidroelektrik santralinin 100'ü isletmede bulunmaktadir. Kurulu gücü 500 MW'dan büyük olan alti hidroelektrik santral (Atatürk, Karakaya, Keban, Altinkaya, Oymapinar ve Hasan Ugurlu) toplam 7 270 MW ile Türkiye hidrolik kurulu gücünün % 72'sini kapsamaktadir. Yine 500 MW'in üzerinde kurulu güce sahip dokuz termik santral (Afsin-Elbistan, Ambarli Kombine Çevrim, Soma B, Ambarli, Kemerköy, Yatagan, Hamitabat, Hamitabat Tevsii, Seyitömer) 7 391 MW ile Türkiye termik kurulu gücünün % 63'ünü karsilamaktadir. 1980-1994 döneminde elektrik üretim yatirimlarinin sürekli düsüs göstermesi, 1996 yilinda Türkiye'yi yeni bir elektrik sikintisinin esigine getirmistir. 1990-1996 döneminde yilda en az 1 400 MW ve toplam olarak da 7 x 1 400 = 9 800 MW üretim kapasitesi eklenmesi gerekirken, ancak 4 931.8 MW'lik kapasite eklenebilmistir. Bir baska deyisle, 4 800 MW gücünde bir kapasite eksikligi olusmustur. 1990 yilinda mevcut olan % 30 oranindaki kapasite fazlaligi (4 500 MW) geçen 7 yilda eritilmistir. 1997 yilinda eklenen kapasite de 642.5 MW'da kalmistir. Türkiye'nin içinde bulundugu elektrik darbogazi puant güç ve güvenilir enerji üretim düzeyinden kaynaklanmaktadir. Türkiye'de puant yük ile kurulu güç artisi arasinda düzenli iliski olusturulamamis, puant güçte sürekli artis saglanamamistir. Puant yükün kurulu güce orani 1987 yilindan bu yana % 50-60 arasinda degisirken ve 1996 yilinda kurulu güç 21 246.9 MW iken, puant güç 15 136 MW'a yükselerek, puant/kurulu güç oranini % 71'e çikarmistir. 1997'de 21 889.4 MW kurulu güce karsilik, puant güç 16 926.1 MW olmustur. 1997 yili puant/kurulu güç orani yükselerek % 77'ye ulasmistir. Bu yüksek oranin önümüzdeki yillarda da korunmasi beklenmektedir. Puant gücün 1998 yilinda 18 300 MW'a, 1999 yilinda 19 900 MW'a ve 2000 yilinda da 21 600 MW'a çikmasi söz konusudur. 2000 yili için talep olunan kurulu güç 30 156 MW olup, puant/kurulu güç orani % 72 düzeyini koruyacaktir. 1998-2000 döneminde sisteme eklenmesi gereken 8 260 MW kurulu güç (Çayirhan 3-4 ve Bursa Dogal Gaz, Kangal, Aliaga, toplam 27 adet hidrolik, otoprodüktörler ve 9 adet Yap-Islet-Devret projesi) gecikme ile karsilasacak olursa, elektrik darbogazinin asilmasi çok daha güç ve zor kosullara dayanacaktir. Son verilere göre 2000 yilinda kurulu gücün 28 132 MW'a ulasmasi beklenmektedir. Bu deger hesaplanan puant ve toplam kurulu güç talebini karsilamaya yeterli olmadigindan, Türkiye'nin içinde bulundugu elektrik darbogazi 2000 yillarina dek sürecek görünmektedir. Tablo 3.4'de elektrikte son yillarda gerçeklesen degerlerle, yakin gelecekte beklenen degerler verilmistir.
<sec54t.html> <sec54t.html> Türkiye'de elektrik enerjisinde yakin geçmis ve yakin gelecek.
1997 yil sonu verileri ile Türkiye elektriksel kurulu gücünün mülkiyet dagilimi Tablo 3.5'de görülmektedir. Kurulu gücün 15 783 MW ile % 72.1'i TEAS'in elindedir. TEAS disinda kalan ayricalikli sirketler ve üretim sirketleri özel sektöre aittir. Otoprodüktörlerin önemli bir bölümü özel sektörde bulunmaktadir. Ancak, Ekim 1998 itibari ile özel sektör elindeki toplam kurulu güç 1986.6 MW olup, kurulu gücün yaklasik % 8'i gibi henüz çok küçük düzeydedir. Bu gücün 940 MW'i otoprodüktörlere aittir.
<sec55t.html> <sec55t.html> 1997 yilinda elektriksel kurulu gücün mülkiyet dagilimi.
Elektrik üretim sektöründe kamu agirligi bulunmasinin nedeni, yasal boyutta kamu hizmeti sayilmasindandir. Oysa, bir üretimin kamu hizmeti sayilabilmesi için elde olunmasinda seçeneklerin bulunmamasi, üretiminde tek bir yöntem olmasi ve isletmeciliginin tekele baglanmasi gerekir. Elektrik üretiminde devlet tekeli, Türkiye'de hiçbir dönem olmamistir. Elektrik üretimi kamu hizmeti degildir ve bir mal üretimidir. Liberal ekonomi kosullarina bagli olarak elektrik üretimi tümü ile özel sektöre birakilmalidir. Ekim 1998 itibari ile özel sektörün elinde 1 290.0 MW termik, 695.1 MW hidrolik ve 1.5 MW rüzgar santrali olmak üzere toplam 1 986.6 MW kurulu güç vardir. Isletme hakki devri çalismalari yürütülen termik, jeotermal ve hidrolik projelerin toplam gücü 5 759 MW olup, bunlarin özel sektöre geçecegi varsayimi ile özel sektörün elindeki kurulu güç 7 745.6 MW'a yükselecektir. Bu devir islemlerinin yanisira sözlesmesi imzalanan ve kurulmasina çalisilan 1 544 MW otoprodüktör ünitelerle özel sektör kurulu gücünün 9 289.6 MW'a çikmasi söz konusudur. Bu toplama Yap-Islet-Devret Projeleri kapsaminda insaat asamasinda olan üç dogal gaz santrali ile 1 136 MW katilacaktir. Yap-Islet modeli kapsaminda yapilacak ve 2003 yilina kadar devreye alinacak termik santrallardan 5 200 MW kurulu güç de eklenecektir. Kamu sektörünün elektrik üretimine gereken ölçüde yatirim yapamadigi ve artik yapmasinin olanaksizlastigi bu dönemde, özellestirme ve liberallesme akimlarina karsin, yerli ve yabanci özel sermayenin elektrik üretim yatirimlarina çekilememesi, Türkiye'de kurulu gücün gerektigi gibi artirilamamasinin temel nedenidir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi ve TEAS planlamalarina göre, elektrik üretim, iletim ve dagitim tesislerinin gerçeklesmesi için yilda 5 milyar ABD $'indan az olmayacak yatirim gerekmektedir. Gerekli yatirim yapilmayarak kaybedilen her yil, bir sonraki yil için gereken yatirimi artirmaktadir. Açiklanan büyüklükteki yatirimin gerçeklesmesi devlet olanaklari ile degil, yerli ve yabanci sermayenin katilimi ile mümkündür. Türkiye'nin disaridan sermaye transferi saglamasi gerekmektedir. Ancak, bu konuda hukuksal engeller vardir. 1984 yilindan bu yana Yap-Islet-Devret modeli çerçevesinde yapilarak isletmeye alinan elektrik santrallarinin toplam kurulu gücü 310 MW'dir. Bu projelerin toplam yatirim tutari 278 milyon ABD $'idir. Halen insaat asamasinda bulunan Yap-Islet-Devret projelerinin kurulu gücü ise 2109.6 MW olup, insa halindeki bu projelerin yatirim tutari 3 282.5 milyon ABD $'idir. Bunun 1 374 milyon ABD $'i termik santrallara aittir. Yapilan son düzenlemelere göre, ithal yakit kullanan termik santrallar Yap-Islet Yasasi, hidroelektrik, jeotermal ve rüzgar santrallari Yap-Islet-Devret Yasasi ile yerli ve yabanci yatirimcilar tarafindan kurulabilir. Yap-Islet Yasasi imtiyaz sorununu çözümlemek için çikarilmis olmakla birlikte, enerji üretimi ile ilgili sözlesmeler yine de imtiyaz sözlesmeleri kapsamina alinmaktadir. Çünkü, yasal boyutta elektrik enerjisi üretimi bir kamu hizmeti olarak kabul edilmektedir ve bununla ilgili olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanligi tarafindan verilen izin, imtiyaz olarak varsayilmaktadir. Yap-Islet-Devret ve Yap-Islet modellerinden bugüne kadar beklenen sonuçlar elde edilememis olsa da, önümüzdeki dönemde gereken anayasal ve yasal düzenlemelerin yapilmasi kosuluyla daha olumlu sonuçlarin alinabilecegi beklentisi vardir.
 

Benzer Konular

Yanıtlar
1
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
4B
Yanıtlar
0
Görüntülenme
3B
Üst